SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CİHAD VE’S-SİYER

<< 1211 >>

EK SAYFA – 1211-2

باب: الخيل لثلاثة.

48. AT ÜÇ AMAÇLA KULLANıLIR

 

وقوله تعالى: {والخيل والبغال والحمير لتركبوها وزينة ويخلق ما لا تعلمون} /النحل: 8/.

Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Atları, katırları ve merkepleri binmeniz için ve zinet olsun diye O yarattı. O bilmediğiniz daha neler neler yaratmaktadır. " [Nahl 8]

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن زيد بن أسلم، عن أبي صالح السمان، عن أبي هريرة رضي الله عنه: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (الخيل لثلاثة: لرجل أجر، ولرجل ستر، وعلى رجل وزر، فأما الذي له أجر فرجل ربطها في سبيل الله، فأطال في مرج أو روضة، فما أصابت في طيلها ذلك من المرج أو الروضة كانت له حسنات، ولو أنها قطعت طيلها، فاستنت شرفا أو شرفين، كانت أرواثها وآثارها حسنات له، ولو أنها مرت بنهر فشربت منه ولم يرد أن يسقيها كان ذلك حسنات له. ورجل ربطها فخرا ورئاء ونواء لأهل الإسلام فهي وزر على ذلك). وسئل رسول الله صلى الله عليه وسلم عن الحمر، فقال: (ما أنزل علي فيها إلا هذه الآية الجامعة الفاذة: {فمن يعمل مثقال ذرة خيرا يرى. ومن يعمل مثقال ذرة شرا يره}).

 

[-2860-] Ebu Hureyre'den nakledildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "At üç amaçla kullanılır. Buna göre ata sahip olmak kimisi için sevaptır, kimisi için hicaptır (örtüdür) ve bazıları için de azaptır.

 

At şu kişi için sevaptır: Bu şahıs atı Allah yolunda kullanmak üzere bağlayıp besler; onun boynuna bir ip bağlayıp yere sabitledikten sonra otlaklara veya bahçelere salar. İşte atın bu otlaklarda veya bahçelerde ipe bağlı olarak yayıldığı sürece yediği her şeyonun için sevap olur. Eğer at ipini koparır da bir ya da iki tepeyi aşarsa pislemesi ve bıraktığı izler yine- sahibi için sevap olarak yazılır. At bir ırmağa gelip suyundan içerse atın sahibi onu sulamak amacı taşımasa bile aynı şekilde bundan dolayı sevap alır.

 

Atın hangi durumda sahibi için bir günah aracı olduğuna gelince bu atıyla Müslümanlara karşı övünmek, caka satmak ve gösteriş yapmak için bağlanırsa sahibi için azap olur."

 

Ashab-ı kiram merkeplerin de aynı hüküm kapsamına girip girmediğini sorunca Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şu cevabı verdi: "Bu konuyla ilgili olarak bana vahyedilen en kapsamlı ve tek ayet şudur: "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa bunun karşılığını görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onun karşılığını görür. " [Zilza! 7-8]

 

 

AÇIKLAMA:     Ayet-i kerıme, sayılan hayvanların (at, katır, merkep) binek ve süs olarak kullanıldığına işaret eder. Söz konusu hayvanları bu amaçlarla kullanmakta herhangi bir sakınca yoktur. Fakat bu hayvanları kullanırken taşıdığı niyet, verilecek hükümde belirleyici olur. Buna göre kişi Allah'a itaat amacı güderek bu hayvanları edinirse işlemiş olduğu fiil nafile ibadet (nedb) derecesine yükselirken, isyan amacıyla bu hayvanlara sahip olmak günahtır.

 

Atın üç amaçla edinilmesi şu anlama gelir: At binek olarak kullanıldığı gibi ticarı faaliyetlerde bulunmak için de kullanılır. Bu iki kullanım sırasında kişinin güttüğü amaç hükmü belirler. Amaç Allah'a itaat etmek olursa kişi için sevap yazılır, isyan amaçlı kullanımlar günaha ve dolayısıyla azaba yol açar. Bu iki amaçtan hiç biri yoksa at sahibi için koruyucu örtü olur ..

Bir kimse yavrularını yetiştirip satarak veya kiraya verip ücretini alarak para kazanmak ve böylece insanlara el açmaktan ve muhtaç olmaktan korunmak amacıyla at beslerse bu durumda at onun için koruyucu örtü olur.

 

Nitekim İmam Müslim'in Süheyl yoluyla babasından naklettiği rivayette şöyle buyurulmuştur: "Bir kimse insanlara muhtaç olmamak, zinet olarak kul/anmak ve iyi bir mal sahibi olmak amacıyla at beslerse bu durumda at onun için koruyucu örtü Olur."

 

Hadisteki "ve atın kendisi (rakabe) ile ilgili olarak sahibi tarafından yerine getirilmesi gereken Allah'ın hakkını unutmazsa" ifadesinde geçen Allah'ın hakkı terkibiyle ilgili olarak şu açıklamalar yapılmıştır:

 

1. Atın bakımını ve temizliğini gerektiği gibi yerine getirmek, açlığını, susuzluğunu giderip üzerine aşırı yük yüklememek, binerken şefkatli davranmaktır. / Burada atın bizzat kendisi (rakabe) özellikle zikredilmiştir. Çünkü at genellikle başkaları tarafından ödünç (ariyet) olarak istenir. Ariyette ise atın geri iade edilmek üzere bizzat kendisi teslim edilir ve ariyet alanın yararlanması sağlanır. Ata zekat gerekmediğini söyleyenlerin görüşünün dayanağı budur.

 

2. Allah'ın hakkını unutmamaktan maksat, erkek atların çiftleşmesine müsaade etmek ve onları Allah yolunda cihad için kullanmaktır. Hasan-i Basri, Şa'bi ve Mücahid'in görüşü budur.

3. Yine Allah'ın hakkından maksat Ebu Hanife ile Hammad'a göre zekattır.

 

Ancak Ebu Yusuf ve İmam Muhammed ile diğer alimler bu konuda hocaları Ebu Hanife ile aynı görüşte değildir. Hatta Ebu Ömer: "Ebu Hanife'den önce bu görüşü savunan bir kişi bile görmedim" demiştir.

 

Bu hadis Allah'a itaat yolunda ve mübah olan işlerde kullanıldığı sürece atların yelelerinde hayır ve bereket olacağını ifade etmektedir. Aksi halde hayır ve bereketten yoksun olacaktır.

Hadiste geçen "en kapsamlı ve tek ayet" ifadesinin açıklaması: Ayet en kapsamlı ayettir. Çünkü bütün itaat ve isyan çeşitlerini kapsamına alır. Bu konudaki tek ayettir. Çünkü bu anlamı ifade eden başka ayet yoktur. İbnü't-Tin şöyle demiştir: "Bu ayet, merkebi Allah yolunda, O'na itaat amacıyla edinen kimselerin bunun sevabını göreceklerini, buna karşılık isyan amacıyla edinenlerin de bunun cezasını göreceklerini göstermektedir."

 

 

باب: من ضرب دابة غيره في الغزو.

49. SAVAŞTA BAŞKASININ BİNEĞİNE ONU HAREKETE GEÇİRMEK MAKSADIYLA VURMAK

 

حدثنا مسلم: حدثنا أبو عقيل: حدثنا أبو المتوكل الناجي قال: أتيت جابر بن عبد الله الأنصاري فقلت له: حدثني بما سمعت من رسول الله صلى الله عليه وسلم، قال: سافرت معه في بعض أسفاره، قال أبو عقيل: لا أدري غزوة أو عمرة، فلما أن أقبلنا، قال النبي صلى الله عليه وسلم: (من أحب أن يتعجل إلى أهله فليعجل). قال جابر: فأقبلنا وأنا على جمل لي أرمك، ليس فيه شية، والناس خلفي، فبينا أنا كذلك، إذ قام علي، فقال لي النبي صلى الله عليه وسلم: (يا جابر، استمسك). فضربه بسوطه ضربة فوثب البعير مكانه، فقال: (أتبيع الجمل). قلت: نعم، فلما قدمنا المدينة ودخل النبي صلى الله عليه وسلم المسجد في طوائف أصحابه، فدخلت إليه، وعقلت الجمل في ناحية البلاط، فقلت له: هذا جملك، فخرج فجعل يطيف بالجمل ويقول: (الجمل جملنا). فبعث النبي صلى الله عليه وسلم أواق من ذهب، فقال: (أعطوها جابرا). ثم قال: (استوفيت الثمن). قلت: نعم، قال: (الثمن والجمل لك).

 

[-2861-] Ebu'l-Mütevekkil en-Naci anlatıyor: Ensar'dan olan Cabir İbn Abdullah'ın yanına gelip ondan bana Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işittiği bazı konular anlatmasını istedim. Bana şu kıssayı anlattı: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bir yolculukta bulunmuştum. (Ravilerden İbn Akil: "Bir savaş mı yoksa umre yolculuğu mu demişti bilmiyorum" demiştir.) Dönüşte Medine'ye yaklaşınca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Ailesine bir an önce ulaşmak isteyen varsa hızlanabilir!" buyurdu. Bunun üzerine ben üzerinde hiçbir alacalık bulunmayan Ermek adlı devemin sırtında bir grupla birlikte öne atıldım. İnsanlar arkamda kalmıştı. Ben böyle giderken Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem karşıma çıktı ve: "Ey Cabir sıkı dur!" deyip deveme kamçısıyla bir defa vurunca deve olduğu yerde sıçradı. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Deveyi satar mısın?" diye sordu ben de "evet" deyip yola koyuldum. Biz Medine'ye vardıktan sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de ashabından bir grupla birlikte mescide girdi. Ben de deveyi bir köşe ye bağlayıp Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına vardım ve: "İşte deveniz!" dedim. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem dışarı çıktı ve devenin etrafında dolaşıp: "Deve bizim devemiz" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana bir miktar altın gönderdi ve: "Bunu Cabir'e verin!" dedi. Sonra bana: "Devenin bedelini tam olarak aldın mı?" diye sordu. Ben "Evet aldım" deyince Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana: "Para da deve de senindir!" buyurdu."

 

 

باب: الركوب على الدابة الصعبة والفحولة من الخيل.

50. GÜÇLÜ VE DiRENÇLi BiNEKLER iLE AYGIRLARA BiNMEK

 

وقال راشد بن سعد: كان السلف يستحبون الفحولة، لأنها أجرى وأجسر.

Raşid İbn Sa'd şöyle demiştir: "Selef-i salihin, daha hızlı ve daha atılgan oldukları için aygırları çok severlerdi."

 

حدثنا أحمد بن محمد: أخبرنا عبد الله: أخبرنا شعبة، عن قتادة: سمعت أنس بن مالك رضي الله عنه قال: كان بالمدينة فزع، فاستعار النبي صلى الله عليه وسلم فرسا لأبي طلحة يقال له مندوب، فركبه، وقال: (ما رأينا من فزع، وإن وجدناه لبحرا).

 

[-2862-] Enes İbn Malik anlatıyor: "Medine'de insanları dehşete salan bir gürültü kopmuştu. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebu Talha'ya ait Mendub adı verilen atı ödünç alıp hemen olayı araştırmaya koştu. Dönüp geldiğinde de şöyle buyurdu: "Korkulacak bir durum yok. Fakat bu Mendup da adeta bir fırtına gibi esiyor."

 

 

AÇIKLAMA:     Medine'de dişi atlar az olmazdı. Fakat Rasulullah ve ashabının aygırların dışında ata bindikleri görülmemiştir. Ancak Said İbn Ebi Vakkas ile iligili bu konuda farklı bir bilgi verilmektedir. Aynı Şekilde Darekutni'de geçen bir rivayete göre Mikdad da dişi ata binerdi.